Tekstilcilerden çift haneli büyüme hedefi

İTHİB Başkanı Öksüz, geleneksel pazarların yanında Güney Amerika, Uzak Doğu Asya ve Afrika'ya özel önem vereceklerini belirterek, "Bizim en çok önem verdiğimiz başarı kriterlerinden bir tanesi dünyadaki pazar payımızı artırmak ve dünyanın en büyük beş tedarikçi arasında yer almak" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sektörde 2018 yılında yaşanan gelişmeleri değerlendiren ve yeni yıldaki hedefleri anlatan İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, Türk tekstil ve hammaddeleri sektörünün, AB’nin Çin’den sonraki en büyük tedarikçisi olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yılı yüzde 4'lük bir ihracat artışı ile 10.5 milyar dolarla tamamladıklarını belirten Öksüz, 2018'in özellikle yeni pazarlara girme açısından önemli geçtiğini ifade etti.
Mevcut pazarların yanında potansiyel pazarları da ihmal etmediklerinin altını çizen Öksüz, “Toplamda 188 ülkeye ihracat gerçekleştirdik. Sektör olarak en fazla ihracatı 5.4 milyar dolar ile Avrupa Birliği ülkelerine yaptık. Ülkeler itibariyle bakıldığında ise en büyük ihracat pazarlarımız Almanya ve İtalya’ya bu dönemde ihracatımız 870 milyon doların üzerinde gerçekleşti. İlk 20 ihracat pazarımızın 15’inde ihracat artışı gerçekleştirdik. Ayrıca geçen sene Rusya’ya ihracat yüzde 107,3, Belarus’a yüzde 42,5, Portekiz’e ise yüzde 26,3 oranlarında ihracat artışı yakaladık. İhracat yaptığımız ülkelerin yüzde 71’inde ihracatımızı artırmayı başardık." diye konuştu.

Afrika, Amerika ve Asya’ya ihracatta Cumhuriyet rekoru

Geleneksel pazarlar yanında geçtiğimiz yıl Afrika pazarının da çok hareketli geçtiğini vurgulayan Öksüz, "Afrika pazarına ihracatta yüzde 13.5 artışla 1 milyar doları geçtik ve Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Afrika, stratejik olarak önem gösterdiğimiz ve potansiyeli itibariyle küresel sistemde yeni yeni keşfedilen bir pazar. Bölgenin potansiyeline ve ekonomisinin yükseleceğine olan inancımızla ikili ilişkilerimizi 2019 yılında daha da geliştirmek istiyoruz." dedi.

Tekstil ve hammaddeleri sektörü olarak 2019 yılında yüzde 10'luk bir ihracat artışı rakamına ulaşmayı hedeflediklerini anlatan Öksüz, ilk aşamada 11 milyar doların üzerine çıkacaklarını kaydetti. AB'ye ihracatı koruyarak geçen yıl Afrika ve Amerika kıtasında yaşanan ivmeyi devam ettirmek istediklerini belirten Öksüz, Güney Amerika ve Uzak Doğu Asya'yı da hedef pazarlar içerisine aldıklarını ifade etti. Öksüz, şunları söyledi:

"Geçen yıl Amerika kıtasına ihracatımız yüzde 6 oranında artarak 794 milyon dolara ulaştı. Ancak bu ihracatın 600 milyon dolardan fazlasını ABD oluşturuyor. ABD’ye ihracatımızda verdiğimiz önemin yanında Brezilya, Meksika, Kanada, Kolombiya pazarları da sürdürülebilir ihracat gerçekleştirebileceğimiz pazarlar. Aynı zamanda 2018 yılında Asya ve Okyanusya ülkelerine tekstil ve hammaddeleri ihracatımız yüzde 25.1 oranında artarak 677 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek ihracat değerine ulaştı. Önümüzdeki dönemde Japonya ve Güney Kore pazarlarına yönelik projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz."

STA’larda koruma istiyoruz

Ticaret Bakanlığının Japonya ile gerçekleştirmeyi planladığı Serbest Ticaret Anlaşmasının sektörün Japonya’ya gerçekleştirebileceği ihracat atağı için çok önemli bir fırsat olacağını vurgulayan Öksüz, “Ticaret Bakanlığının Japonya ile gerçekleştirmeyi hedeflediği Serbest Ticaret Anlaşmasını oldukça önemsiyoruz. Japonya’nın sektörümüze yönelik uyguladığı vergi duvarlarının olası STA ile kaldırılması, sektörümüzün Japonya’ya gerçekleştirebileceği ihracat atağı için çok önemli bir fırsat olacak. Japonya Dünya’nın en büyük 8. Tekstil ve hammaddeleri ithalatçısı. Türkiye Japonya’ya katma değeri yüksek tekstil ve hammaddeleri ihracatı ve özellikle ev tekstili ihracatı gerçekleştirebilecek potansiyele sahip, ancak Japonya tekstil ve hammaddeleri sektöründe yüzde 15’lere varan vergi oranları uygulanıyor. Tekstil ve hammaddeleri ihracatımızın yüzde 51’ini Gümrük Birliği’ne, sektörümüz ihracatının yüzde 14’ünü ise STA’mız bulunan ülkelere yapıyoruz. Tekstil ve hammaddeleri ihracatımızın yüzde 65’ini ticaret anlaşmamız olan ülkelerle gerçekleştiriyoruz.” dedi.

Ancak Öksüz, öte yandan bir süredir gündemde olan Türkiye’nin tekstil ve hazırgiyim sektörlerinde önemli rakipleri konumundaki Pakistan gibi ülkelerle yapılması planlanan Serbest Ticaret Anlaşmalarında tekstil ve hazırgiyim sektörlerinin taviz verilecek sektörler listesinden çıkartılarak korunması gerektiğinin çok önemli olduğunu ifade etti.

İplik ithalatında korunma talebi

Pamuk ve suni sentetik devamsız liflerden iplik ithalatının artığını belirten Öksüz, “Ülkemizde iplik üretim kapasitesi oldukça yüksek olmasına rağmen pamuk ve suni sentetik iplik ithalatı artıyor, fabrikalar kapanıyor ve işsizlik artıyor. 2017 yılında pamuk ipliği ithalatı yüzde 21,4 oranında artarak 216 bin ton, suni sentetik devamsız liflerden iplik ithalatı ise yüzde 11,4 oranında artarak 209 bin ton değerinde gerçekleşti. Hemen her üründe ek vergi olmasına karşın pamuk ipliğinde yok. Pakistan, Hindistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi ülkelerden çok ucuz fiyatlarla pamuk ipliği ve suni sentetik devamsız liflerden iplikler giriyor. Biz ay sonuna kadar bu ürünlerde bir ek verginin çıkmasını bekliyoruz. Yüzde 15-20 civarında bir ek vergi getirilebilir. Bu sayede ilgili iplik ithalatımızı yarı yarıya düşürüp içerideki üretimi hareketlendirebiliriz" diye konuştu.

Yeni nesil ticaret heyetleri

Birlik olarak 2019 yılında ticaret heyeti organizasyonları ve Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (Ur-Ge) kümelenme projelerine yoğunluk vereceklerinin altını çizen Öksüz, "Bu yıl aynı zamanda “yeni nesil ticaret heyeti” adını verdiğimiz ve küresel markalar özelinde gerçekleştireceğimiz ticaret heyeti organizasyonlarımız olacak. Yeni nesil ticaret heyetlerimizde belirlediğimiz bir lokasyon üzerindeki ulaşabildiğimiz tüm küresel markalar ile bir araya gelerek nokta atışı ticaret heyeti organizasyonları gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." dedi.

Tekstili tercih edene burs ve iş garantisi

Sektörün imalat sanayiinde en fazla üretim yapan dördüncü sektör olduğunu ve hazırgiyim sektörü ile birlikte 2 milyon kişilik bir istihdam yarattığının altını çizen Öksüz, ancak son zamanlarda tekstil sektörünün olumsuz bir algı problemi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Yakın bir zamana kadar Tıp Fakültesi puanları ile yarışan Tekstil Mühendisliği bölümlerinin kontenjanlarını dolduramama sıkıntısı yaşadığını vurgulayan Öksüz, bununla ilgili yeni bir çalışma yaptıklarını anlattı. Öksüz, şunları söyledi:

"Sektörümüz ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücüne ulaşmakta güçlük çekiyor. 2017 yılında yüzde 86 doluluk oranına sahip olan Tekstil Mühendisliği bölümlerinin doluluk oranları bu yıl yüzde 42’ye kadar düştü. 2018-2019 döneminde tekstil mühendisliği bölümünü sadece 228 öğrenci tercih etti. Halbuki bizim her yıl 400-500 öğrenciye ihtiyacımız var. Sektörümüzde oluşturulan negatif algının önüne geçebilmek ve yetişmiş insan gücüne duyduğumuz ihtiyacı giderebilmek amacıyla, Tekstil ve Hazırgiyim İhracatçı Birlikleri, Türkiye Tekstil İşverenleri Sendikası ve YÖK işbirliği ile bir mutabakata vardık. Bu kapsamda tekstil mühendisliğini tercih eden öğrencilere iş garantili burs sistemi için bir yol haritası oluşturduk ve Bakanlığın onayına sunduk. İlk 100 bine giren öğrencilere burs ve iş garantisi vermek istiyoruz. Bakanlık onayını alır almaz asgari ücrete eşit olacak bir burs miktarı ile programı başlatacağız."

Kenevir ekimi hammadde çeşitliliğinde rekabetçiliğimizi artırır

Son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri ile gündeme gelen kenevir ekiminin tekrar başlatılacağı yönündeki gelişmeleri de değerlendiren Öksüz, "Sektörümüz için kenevir yeni bir alan yaratabilir. Kenevir ketenin hammaddesi olduğu için tekstilde de kullanılıyor. Bunun üzerine çalışıp Türkiye'de üretimi olmayan keten elyafın önü açılabilir ve sektörümüze ciddi bir fayda sağlayabilir" dedi.