İhracat yaparken Türkçenin azizliğine uğramayın!

AHMET BALCI - Çaba Danışmanlık - Mali İşler Danışmanı

4Eylül 2018 günü sürpriz bir şekilde yayımlanan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (No: 201832/48) ile birlikte, ihracat bedellerinin tahsil edilmesi konusunda yeni uygulama ve yükümlülükler getirildi.

Aslında özüne baktığımızda bu tebliğin yeni bir uygulamayı başlattığını söylemek doğru olmaz, zira 2008 yılına kadar buna benzer şekilde ihracat bedellerinin tahsilinde döviz alım belgesine (DAB) bağlı olarak işlemler yapılıyordu. İhracat yapıldıktan sonra Gümrük Çıkış Beyannamesi (GÇB) referans alınarak, ihracat tutarı ile gelen ihracat bedelleri eşleştiriliyordu. 2008 yılında bu işlemlerden vazgeçilmiş ve ihracat bedellerinin Türkiye’ye getirilme zorunluluğu ortadan kaldırılmıştı. Bu tebliğ sonrası yeni uygulamanın sorunsuz takip edilebilmesi için firmaların muhasebe, finans, ihracat bölümlerinin koordineli çalışmasının yanında; gümrük firması ve banka temsilcileri ile eşgüdümlü hareket edilmesi de büyük önem arz etmektedir.

Konuyla ilgili pek çok makale yayımlanacağı için bu makalemde diğer yazılardan farklı olarak özellikle bir hususa dikkatinizi çekmek isterim, zira bu tebliğ ile güzel Türkçemizin azizliğinden mütevellit olduğunu düşündüğüm bir mağduriyet yaşayabilirsiniz. Şöyle ki; bahsi geçen tebliğin 3. maddesi “İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesi” ile ilgili olup, madde aynen aşağıdaki şekildedir.

1) Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilir veya getirilir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez. Söz konusu bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılması zorunludur.

2) İhracat işlemlerine ilişkin bedeller aşağıdaki ödeme şekillerinden birine göre yurda getirilebilir. A) Akreditifli ödeme, B) Vesaik mukabili ödeme, C) Mal mukabili ödeme, D) Kabul kredili akreditifli ödeme,

E) Kabul kredili vesaik mukabili ödeme,

F) Kabul kredili mal mukabili ödeme, G) Peşin ödeme. 3) İhracat bedellerinin beyan edilen Türk parası veya döviz üzerinden yurda getirilmesi esas olup, Türk parası üzerinden yapılan ihracat karşılığında döviz getirilmesi mümkündür.

4) İhracat bedelinin yolcu beraberinde efektif olarak yurda getirilmesi halinde gümrük idarelerine beyan edilmesi zorunludur.

Yukarıda görüleceği üzere ihracat bedellerinin en az %80’inin bir bankaya satılması zorunludur denilmiştir. Burada muğlak bir ifade olduğunu düşünüyorum zira bir bankadan kastedilenin sadece tek bir banka ise bu halde bazı firmalar için işlem içinden çıkılamaz bir hal alabilir.

Şöyle ki, bazı ihracat bedelleri, müşteriler tarafından yolcu beraberinde getirilmekte ve ihracatçının talebine göre müşteri tarafından çeşitli bankalara peyderpey yatırılabilmektedir. Keza yine ihracatçının talebine göre ihracat bedelleri birkaç parça halinde çeşitli banka hesaplarına havale edilebilmektedir.

Konuyu örnekle açıklamak gerekirse, XY Ltd. İran’daki müşterisi ZT firmasına 3 ay vade ile 1 milyon dolarlık mal ihraç etmiştir. ZT firmasının sahibi Ülkemizi ziyarete geldiğinde yanında 500 bin dolar getirdiğini ve ödeme yapmak istediğini belirtmiş, XY firması ise kendisinden bu parayı AB Bankası’na yatırmasını talep etmiştir. 1 Ay sonra tekrar ziyarete gelen ZT firmasının sahibi kalan borcu ödemek istediğini bildirdiğinde XY firması parayı bu sefer de CD bankasına yatırmasını istemiştir. Burada parayı yatıran açısından fark eden bir durum olmamakla birlikte, ihracatçı XY firmasının banka kredi ödemelerinde finansman açığı talebine göre yönlendirmesi etkili olmuştur.

Bu örnekten yola çıkarsak XY Firması sıkıntılı bir durumda sayılabilir, zira ihracat bedeli tam gelmekle birlikte %80’i bir bankaya satılamayacaktır. Diğer taraftan hesaplar arası virman yaparak, bedelin %80’ini bir bankada toplasa bile, yapılan bu işlem rutin yurtiçi bankalar arası bir döviz transferi işlemi olarak görülecektir.

Aslında tebliğde “Bir Bankaya” yerine “Bankalara” satılması zorunludur denilse idi bir sorun olmayacaktı. Görüleceği üzere kanunları doğru bir Türkçe ile yazabilmek, sonradan oluşabilecek mağduriyetleri baştan bertaraf edebilmek adına çok önemlidir.

Tüm yazılarını göster