Sanat, Bodrum’a çok yakışıyor

Doğuş Grubu'nun kurucu destekçiliğinde, DenizBank'ın desteği ve Turkcell'in ana sahne sponsorluğunda gerçekleştirilen 14. Müzik Festivali, tatilini deniz-kumgüneş üçlüsüyle sınırlamayan 20 bin kişiyi ağırladı.

Abone ol

NERMİN SAYIN

Yeni sanat sezonunun hazırlıklarının sürdürüldüğü yaz aylarında, özellikle yerli-yabancı tatilcilerin ilgi gösterdiği kentlerimizde gerçekleştirilen kültür etkinlikleri çok değerli. Tatil kavramının deniz-kum-güneş’ten deneyim ve etkinlik turizmine evrildiği günümüzde, sanatın, ülkelerin turist çekmeleri için önemli artılardan biri olduğu düşünülürse, bu etkinliklerin değeri daha da ortaya çıkar sanıyorum. Doğuş Grubu kurucu destekçiliğinde, DenizBank’ın desteği, Turkcell’in ana sahne sponsorluğu, Audi ve D-Marin’in katkılarıyla düzenlenen 14. Bodrum Müzik Festivali’nin yaratıcıları da daha program açıklanırken bu konunun üzerinde durmuş ve hedefl erinin Bodrum’u bir müzik destinasyonuna dönüştürmek olduğunu belirtmişlerdi. Bu hedef doğrultusunda ilçenin çeşitli mekânlarına ve gündoğumundan geceyarısına yayılan bir festival gerçekleşti Bodrum’da. Üstelik program da müziğin yanı sıra sinema, tur ve sergi gibi etkinliklerle genişlemişti yine. Ve takip edebildiğim hıncahınç dolu ilk iki Akşam Konseri’nden yola çıkarak söyleyebilirim ki tatillerini orada geçiren geniş bir kitle için festival, güzel anılar arasında yerini aldı.
Operanın yıldızları sahnedeydi...

Önce açılıştan başlayalım... Son yıllarda klasiğin yanı sıra farklı türleri de kucaklayan Müzik Festivali, bir opera gecesiyle “merhaba” dedi sanatseverlere... Rengim Gökmen yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) tenor Murat Karahan’a ve soprano Lauren Fagan’a eşlik ettiği konser öncesinde, Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan sanatseverleri selamladı. Festivalin bölge halkına da katma değer sağlayan bir yapıya kavuştuğunu belirten Akhan, “Dünyada müzikle anılan şehirler var; Montreal gibi, San Remo, New Orleans, Salzburg gibi. Bu şehirler 40-50 yılı aşkın süredir geleneklerini sürdürebiliyor. Müzik sayesinde yüzbinlerce turisti ağırlayıp ülkelerinin turizmine değer katıyor. Benim hayalim; Bodrum’un da müzikle anılan müziğin süper ligi olarak adlandıracağımız bu şehirler arasında yer alması” dedi. Festivalin bu yılki ana destekçilerine teşekkür eden Akhan, konuşmasının ardından, yılın “Onur Ödülü”nü Gülsin Onay’a takdim etti.

Sanat Yönetmenliğini Tuğçe Tez’in üstlendiği festivalin ilk konseri, opera tutkunları için çok keyifl iydi. Verdi’nin “Kaderin Gücü” uvertürünün güçlü bir yorumuyla açılan gecede, notaların keyfini çıkaran bir Rengim Gökmen ve CSO vardı sahnede. Puccini, Şostakoviç, Cilea, Mascagni ve Curtis’ten şarkılar; Murat Karahan’ın dinamik, kuvvetli, dramatik yönü zengin ve sahne sempatisi bol; Fagan’ınsa daha teknik ama özenli ve heyecanlı yorumlarıyla yaklaşık 4 bin kişiyi mest etti. Bis’te gelen “O Sole Mio”daysa artık herkes ayaktaydı desem, abartmış olmam...

Gelelim ikinci akşama. Açılış gibi günler öncesinden kapalıgişe olan konserde bu kez Fazıl Say sahnedeydi. 5 bine yakın müzikseverin takip ettiği açıklanan gecede, Say, önce Chopin’in nefis noktürn’lerini, ardındansa Beethoven’in bir piyano konçertosunu çaldı. 2. bölüme Satie ile başlayan Say, “Kara Toprak”ın ardından, Atatürk’ün anısına Yalova’daki köşkün ve çınar ağacının öyküsünden yola çıkarak bestelediği “Yürüyen Köşk”ün Bodrum’daki ilk icrasını gerçekleştirerek dakikalarca alkışlandı. Açık havada, mis gibi Ege denizinin kıyısında, yıldızlı gökyüzü altında gerçekleşen her iki konserden de “Sanat, Bodrum’a çok yakışıyor” diyerek çıktığımı da eklemek isterim...

Onur ödülü ünlü piyaniste

Festivalin bu yılki Onur Ödülü, Gülsin Onay’ındı. Onay, bilet gelirlerinin Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı’na bırakıldığı festivalin kapanış gecesinde de çaldı. Onun konserinin bilet geliri ise Gümüşlük Müzik Festivali’ne aktarıldı. Bodrum Müzik Festivali’nin bilet geliriyle yarattığı farkındalık ve iki festivalin arasındaki işbirliği de çok önemli.

Ara Güler müzesi

Hüsnü Akhan,açılışta bir süredir hazırlıkları devam eden Ara Güler Müzesi’nin ünlü “foto muhabiri”nin doğum günü olan 16 Ağustos’ta, bomontiada’da açılacağını da duyurdu. Arşiv merkezinde de hummalı bir çalışma sürüyor. Güler’in negatifleri tek tek restore ediliyor ve dijital arşive taşınıyor. Bu arşiv de araştırmacılara açılacak. Ara Güler’in Beyoğlu’ndaki evi Güler Apartmanı da bir sanatçı müzesine dönüştürülecek. Bu arada fotoğrafçının Bodrum karelerinden bir sergi de 30 Eylül’e kadar The Marmara Bodrum’da.

“Festivalde bi yer"

Festival bu yıl “genç yeteneklerin keşif yılı” olarak yola çıktı ve gençleri sadece müzikte değil plastik sanatlarda da da destekleyerek ruhunu taze tuttu. Şöyle ki: Doğuş Grubu’nun “Sanata Bi Yer” projesi de festivalde kendine yer buldu. Marina’ya müzik dinlemeye gelen binlerce sanatsever, hazırlanan standta 10 genç sanatçı adayının 12 eserini izledi.

Dolar/TL bugün ne kadar? YÖK'ten denklik için yeni düzenleme LGS başvuruları bugün sona eriyor Altın fiyatlarında yeni zirve SPK'den toplam 5,5 milyon lira idari para cezası